GAZETECİLİĞİN ÇINARI, SİYASETİN NEZAKETLİ İNSANI
Rüzgarlı Sokak… Ankara’nın kalbinde, Türk basınının belleği olmuş bir sokak. Gazetelerin baskı makinelerinden çıkan mürekkep kokusuyla sarmalanmış bir tarihin adıdır bu sokak. Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren nice gazeteci burada yetişti, nice manşet burada atıldı. Ve bu sokaktan sadece gazeteciler değil, siyasetçiler de çıktı. Onlardan biri Bülent Ecevit’ti, diğeri ise Altan Öymen.
Altan Öymen yalnızca iyi bir gazeteci değil, bir dönemin tanığı, bir hafıza, bir çınardı.
Benim kuşağım için “Ulus Gazetesi” dendiğinde akla önce Bülent Ecevit, sonra Altan Öymen gelirdi. Çünkü o, sadece haber yazan biri değil; aynı zamanda gazeteciliği, etik değerleri ve demokrasiye inancı kişiliğinde birleştiren ender isimlerden biriydi.
Kendisini ilk kez 17 yaşımda tanımıştım. Gündüzleri okula gider, akşamları Ulus Gazetesi’nin teknik servisinde çalışırdım. Altan Öymen ise gazetenin Genel Yayın Müdürüydü. Ciddiyetiyle karışık babacan tavrı, genç çalışanlara duyduğu saygı ve sabırla hatırlanır.
O günlerden hafızamda yer eden çok özel bir anımı(hatıramı) paylaşmak isterim…
1968 yılıydı. Soğuk Savaş’ın en hareketli yıllarıydı. Ulus’un taşra baskısı bitmiş, Ankara baskısını da tamamlamıştık. Gece yarısı Anadolu Ajansı’ndan “flaş..flaş” sesleri yükselmeye başladı.
Haber “Sovyetler Birliği Çekoslovakya’yı işgal etti.“ diyordu.
Bu olay iki süper devlet olan ABD ile Sovyetler Birliği’ni karşı karşıya getirmiş ve “bir savaş olasılığı (ihtimali)” oluşturmuştu Birinci sayfayı tamamıyla değiştirecektik. Anadolu Ajansı’ndan “foto-faks” resimleri getirildi. Şimdiki teknik yoktu. Dizgiler kurşun sistemiyle, fotoğraflar da klişe yani çinkoya geçirilirdi.
Saat sabaha karşı üçü gösterdiğinde işimiz bitmişti. Yorgun ama heyecanlıydık. Altan Bey odasında bizleri topladı:
“Çocuklar, acıktık. Hadi bir şeyler yiyelim,” dedi.
Ancak Rüzgarlı Sokak’ın sabaha kadar açık kalan köftecileri o gece kapalıydı. Altan Öymen bunun üzerine gazetenin hizmetlisi Haydar’a döndü:
“Haydar, Karpiç’e git. Şef garsona ismimi söyle, selamımı ilet. Biraz ekmek ve peynir getir,” dedi.
(O dönemde Ulus’ta yıkılan Şehir Çarşısı’nda bulunan ünlü lokanta)
Haydar tereddütle, “Abi, Karpiç’in de açık olacağını sanmıyorum,” deyince Altan Öymen gülümseyerek şöyle dedi:
“Haydar, Sovyetler Birliği’nin Çekoslovakya’yı işgal edeceğini dünya liderleri bile tahmin edemiyordu ama, Sovyet askerleri Prag’a girdi, sen Karpiç’e git.”
Sonra gözüyle benim de Karpiç’e gitmemi istedi. Haydar ile birlikte Karpiç’e gittik, peynir ve ekmek alıp karnımız doyurduk.
Bu anımı(hatıramı), “Rüzgarlı Sokak –Bir Dönemin Basın Tarihi- Mürekkep Kokulu Anılar” kitabında yayımladım. Yıllar sonra Gazeteciler Cemiyeti etkinliğinde kitabımı armağan ettim ve kendisine anlattım.
Yüzünde tanıdık bir tebessüm belirmişti. O da hazırlık aşamasında olduğu “Bir Dönem Bir Çocuk” kitabı için Rüzgarlı Sokak’ı dolaştığını, geçmişin bir sinema şeridi gibi gözlerinin önünden geçtiğini, ama tanıdık bir iz bile bulamadığını anlatmıştı.
“Gönç Palas’a girdim. Orası bile üç el değiştirmiş. Kimse eskileri hatırlamıyor,” demişti.
Altan Öymen yalnızca gazete sayfalarında değil, gazetecilik eğitiminde de iz bıraktı. Kurucusu olduğu ANKA Ajansı, deyim yerindeyse bir gazetecilik okulu oldu. Bugün televizyonlarda, gazetelerde görev yapan birçok kıdemli gazeteci, bu okulun sıralarından geçti.
Ama onun hayatı yalnızca basınla sınırlı kalmadı. Demokrasiye olan inancı onu siyasete taşıdı. CHP’de Bülent Ecevit’in Genel Başkanlığı döneminde Genel Sekreter Yardımcılığı yaptı. Türkiye’de sosyal demokrasinin gelişiminde etkin bir rol oynadı.
1999’da CHP’nin seçimlerde baraj altı kalmasının ardından Deniz Baykal’ın istifasıyla CHP Genel Başkanlığına seçildi. Siyasette nezaketi, ölçülü dili ve ilkeli duruşuyla örnek oldu.
Ve şimdi…
93 yaşında hayata veda eden bir çınarın kalemi sustu. Ancak geride bıraktığı ilkeler, duruşu ve meslek ahlakı hâlâ bizimle.
Altan Öymen sadece gazetecilerin değil, bu ülkenin vicdanlı hafızalarından biriydi. Mürekkep kokusuyla yoğrulmuş bir hayatı, demokrasiye adanmış bir ömrü geride bıraktı.
Kaleminin izi bizde yaşamaya devam edecek.
Altan Öymen Işıklar içinde uyusun.
Editörün Notu:
Yayın politikamız gereği eski kelimelerinde unutulmaması için parantez içindeki kelimeler tarafımdan yazılmıştır. Saygılarımla.