Bizlerin yazdıklarını, Ak Parti idarecileri okuyorlar mı, önem veriyorlar mı bilemem. Ancak bizlerin yazdıklarına önem verselerdi Aksaray´da oyları 75 binden 45 bine inmezdi diye düşünüyorum. Biz, Ak Partiye gönül vererek devlet ve millet için her fedakârlığı yapacaklara hitap etmek istiyoruz.
Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün Ak Partililerin saygı duyduğu ve okuduğu Yeni Şafak gazetesinin yazarı Hayrettin Karaman´ın ne dediğine bakalım. ?´Eline para geçiren dindarlar İSRAFTA dinsizleri geçtiler?´´ diyerek çok ağır cümleler kullanıyor.
Ak Partiyi darağacından indiren, milli görüş kökenli eski anayasa başkanı Haşim Kılıç´ın ne kadar samimi, tutarlı, yol gösterici haykırışlarına kulak tıkama yerine, hain ve düşman gözüyle bakma da neyin nesi?
Milli görüşün hocası, Ak Partinin bütün yetkililerinin yazısına, sözüne, ilmine, irfanına itimat ettiği, Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak ne diyor,
?´ Cumhurbaşkanlığı sistemi bu şekilde sürdürülemez. Ak Parti ve MHP şu ittifak işinin şeklini yeniden gözden geçirmeli. Paralel devletten kaçarken ?´ paralel parti´´ çıktı ortaya, bunlar medyayı ele geçirdiler,
Birileri din, tarih, gelenek, çıkar ilişkileri üzerinden siyaseti meta haline getirmeye çalışıyor sanki. Ve de yiyici, tufeyli bir iş adamı tipi türetildi. Bu yamyamlar yiyecek bir şey bulamazlarsa birbirlerini yerler,
Sermaye, siyaset ve bürokrasi arasında ?´ win, win´´ düzeni çıkara dayalı bir ?´şeytan üçgeni´ ´oluşturur. Dini metalaştırmamalı, cemaati çıkar ilişkilerine alet etmemeli, STK ları arka bahçelerine dönüştürmemeli?´´ şeklinde açık ve veciz bir şekilde Dilipak gördüklerini ve yapılanları söylüyor.
Hayrettin Karaman ve Abdurrahman Dilipak´ın yazı ve sözlerine itirazı olan bir tek Ak Parti yöneticisi ve bir tek Ak Partili çıkar mı? Çıkamaz çünkü yazılar doğrunun da doğrusu yani dosdoğru vesselam.
Özellikle Aksaray´ımızda Ak Parti´den sorumlu olanların bu ve bu tip uyarılara dikkat etmeleri ve gereğini yapmaları gerekmez mi? Elbette gerekir, ancak bir belirti var mı biz göremiyoruz.
Şimdiye kadar geçen yaşantımızda gördüğümüz insanlarımızın kahir ekseri yatı; ?´ bizi kim yönetecek sorusu yerine, bizi nasıl yönetecek sorusunun sorulmayışı ve düşünülmeyişidir. Bunu düşünmesi gerekenlerin düşünmemesi, ülkemizibu yaralardan bir türlü kurtaramamıştır.
Külah kapmak, mevki tutmak, makam kazanmak için din ve siyaseti kullanarak her yere sokulan piyasa aydınları milletin başına bela olmuşlardır.
Olanlar, saf ve temiz vatandaşlara oluyor, her türlü menfaati bir kalemde silen, keyif değil hizmet, menfaat değil devlet, ben değil millet diyenlere oluyor. Çünkü onlar almak için değil vermek için doğdular.
Şu an geldiğimiz noktada, ne hürriyet, ne demokrasi ne insan hakları hiç birisi, hiçbir şey ülke bütünlüğünden daha kıymetli, bağımsızlıktan daha değerli değildir. Gafiller uyanmalı, hainler gerekli cezayı görmelidirler.
Milli hareketin temel vasfı; millete zarar vermeyene müsamaha, millete fayda vereni himayedir.
Zamanlarını, rahatlarını, huzurlarını hep verirler. Sızlanmadan, döğünmeden, bağırıp çağırmadan ağlayıp sızlamadan, hep içine atarak verirler. Onlar için önce yaratanın rızasını kazanmak sonrada kutlu bir devletin ve milletin mensubu olmak yeterlidir.
Ak Parti, hep kendine alanları geriye almalı, verenleri öne çıkarmalı ki kaybettiği önce güveni sonrada gücü toplasın. Başka ilaç yok, takke düştü kel göründü. Süslü ve içi boş laflara, artık kimse aldırmıyor.
Ak Partinin Aksaray´da ADİL bir lidere, bir ağabeyeihtiyacı var, sanıyorum bütün iller aynı minval üzere. Bütün illerdeki yöneticilerin, partilerinin ismindeki ASDALET kelimesine teslim olmaları şarttır. Başka yol yoktur, bunun dışındaki çabalar boşunadır.
Hayrola muvaffak ola, muzaffer ola.